Küçük Bir Hikayedeki Sultan Ahmet-Ayasofya İkilemi

Adı duyulmamış bir yazarın adı duyulmamış bir hikayesi geçti elime. "Gel Gör Beni Yol Neyledi". Evet hikayenin ismi sizin de farkettiğiniz üzere Yunus'un "gel gör beni aşk neyledi" ilahisine bir gönderme.
Gerçeği ya da hayatın ta kendisini bulmak için Avrupa'dan  Hindistan'a  yürüyerek giden, yolda karşılaştığı şeylerden çok etkilenip aradığı gerçeği bulan bir adamın hikayesi bu.
Hikayenin bir bölümünde batılı bir anne ve müslüman bir babadan doğma kahramanın İstanbul'a geldiği zaman yaşadığı ikilemi sizlerle paylaşmak istiyorum.
...Edirne’den Türkiye’ye girişimizi hatırlıyorum. Selimiye’yi. Biricik kubbesinin çevresinde dikilen dört minaresiyle bize sanki durun diyordu, başka bir diyara geldiniz, durun ve beni seyredin. Öyle yaptık. Durduk ve belki de saatlerce seyrettik onu. İstanbul’a doğru yürürken uzunca bir süre düşündüm Selimiye’yi. Belki de beni en çok etkileyen yerlerden biri olan İstanbul’un hazırlayıcısıydı o. Yanılmadığımı İstanbul’da dizili onca büyük camiyi görünce anladım. Fakat Sultan Ahmet ve Ayasofya daha önce hiç görmediğim duyguları anlattı bana. Asırlardır birbirini imtihan eden bu iki yapıt beni de sorguya çekmiş gibiydi. Hangisine aittim? Asya’ya mı yoksa bu kentte son bulan Avrupa’ya mı aitim yoksa Boğaz’ın ikisini ayırdığı sulara mı? Bana babamın verdiği isim olan Ömer miyim, yoksa annemin verdiği ad olan Oswald mıyım? İşte bütün bunların cevabı için yürüyorum ben Korkut Dede. Ömer Oswald’ı yürüten şey bir arayış aslında.
...


0 yorum:

Yorum Gönder

 

Design in CSS by TemplateWorld and sponsored by SmashingMagazine
Blogger Template created by Deluxe Templates